Türk töreleri ile Islâm görüşünü kaynaştıran didaktik şair. Türkistan’da Taşkent’in güneyindeki Yugnak’ta doğdu. Babası,, Yugnaklı Mahmut’tur. «Edip Ahmet bin Mahmut Yugnâki» diye de anılır. Anadan doğma kördür. Zamanının en büyük edibi, en tanınmış bilgini sayıldığı için, «edipler edibi», «fâzıllar başı» olarak ün salmıştır. Türk halkınca ermiş sayıldığım adının XV. yüzyıl sonlarına kadar unutulmadığını Ali Şîr Nevâî’den öğreniyoruz «Ey Tanrım, cansız, uçan ve yürüyen tüm yaratıklar senin varlığına tanıklık eder» anlamına gelen ünlü «Münacat»ı şöyle başlar :
İlâhi öküş hamdayur men sanga
Sening rahmetingtin umar men unga
Sening barlıgmgga tanukluk birür
Cumat canvar uçkan yügürgen nenge
Edip Ahmet; Karahanlılar zamanında yetişen, İslâmi Türk Edebiyatı’mn Yusuf Has Hâcib’ten sonra gelen en önemli simasıdır. Din kurallarına bağlı, ahlâksal eğitimi gaye edinen didaktik bir şairdir. Kişisel görüşlerini yansıtan, ince duygulu, geniş hayalli bir edebî kişilik taşımaz. Kaside biçimli «Münacabf ve «Methiye» dışında; Türk nazım birimi olan «dörtlük»lerle kurulan serisini muhteva örgüsü, geniş ölçüde, âyetlerle hadislerden, Arapça beyitlerden, İslâmlığın genel esaslarından yararlanır.
Edip Ahmet’i ölümsüz kılan tek eseri Atabetül Hakayık (Gereçeklerin Eşiği) adını taşır. Bunu Atabetül Hakayık (Gerçekler Dağarcığı) olarak okuyanlar da vardır. Bir öğüt, bir ahlâk kitabıdır. Aruzun «feûlün feûlün feûlün feûl» ölçüsüyle yazılmıştır; 256 beyittir. Münacat, naat, dört halifenin zamanı, Semerkant bölgesinin hükümdarı Sipehsâlar Mehmet’in övgüsünden sonra esere girer. İlim, fazilet, cömertlik üzerine bugün de değerini yitirmeyen görüşlerileri sürer. «Bu dünyanın karışık bir lezzetleridir tadı; çokluk cefası sefasından daha fazla. Bal nerede olursa arı da oradadır; arının zehiri tatlıdır baldan önce»
diyen dizeleri:
Bu acun mezası katıglık meza
İzası öküşrek mezesi aza
Asal kayda erse bile ansı
An zehri tatar asaldın üze