Dini ilimlerde hüccet derecesinde olan Nevevi Şafii mezhebi âlimlerinden olup, mezhebi yazıya geçiren ve düzenleyen bir âlimdir.
Nevevi, hicri 631 yılında Şam şehrinin köylerinden olan Nevâ’da dünyaya gelmiş ve orada yetişip büyümüştür.
Kur’an okumayı ve diğer ilimleri çeşitli hocalarından öğrenen Nevevi pek çok ilimde maharetli derecelere ulaşmıştır. Fıkıh, hadis, lügat (dil), biyografi bunlardandır.
Nevevi çabuk ezberleyen güçlü bir hafızaya sahip idi. Az uyur, Çılgınlık derecesinde dersine düşkün idi. Bir gün bir gecelik sürede farklı dallardaki hocalarından 12 ders okurdu.
Nevevi (zor da olsa) az masraflı sade bir hayat yaşar, pamuklu giysiler giyer, gri renkli sarık kullanırdı. Günde bir defa yemek yer, bir defa sıvı bir şey içerdi. Yemeğini yatsıdan sonra yer, içeceğini ise sahur vakti içerdi.
Hiç evlenmeyen Nevevi eser yazmak ve ibadet etmek için gecenin çoğunu uykusuz geçirirdi. İyiliği emredip kötülüğe engel olmakta, sabır ve zühd içinde yaşamakta çok gayretli idi. Uyarılması gereken konularda (devlet) büyükler(in)den ve sultanlardan hiç çekinmezdi.
Sübki onun hakkında şöyle der:
Nevevi iffetli, efendi ve dünyaya önem vermeyen bir kimse idi. Dini mamur olup mükemmel olduktan sonra dünyası yıkılsa aldırış etmezdi.
Zühd ve kanaat sahibi idi. Daha önceleri yaşayan ehl-i sünnet ve’l-cemaattan olanların izinden gider, her çeşit hayrı sabırla yapmaya çalışırdı. Bir saat(lik vakt)ini bile Allah’a itaatin dışında bir hal ile geçirmemi ştir.
İlim adamları ile bir konuyu araştırıp tartışırken kendine has bir ağırlığı ve vakarı var idi. Herkese açık umumi hamama gitmemiş, (haram) şüphesinden kaçınmak için yemek ihtiyacını babasının evinden karşılamıştır.
Şam’da Eşrefiye medresesinde 665 yılında hadis dersi okutmaya başlamış, ücret almayı kabul etmemiştir. İki defa hacca gitmiştir.
Küçüklüğünden beri üzerinde iyi ve asil bir insan olduğunu gösteren belirtiler vardı. Bir keresinde Ramazanın 27. gecesi on yaşlarında iken babasının yanında uyuyordu. Gece yansı uyanıp; “Baba! Evi dolduran bu ışık nedir?” demişti. Babası bu olay üzerine uyanmış, fakat bir şey görememişti. Bunun üzerine: “Anladım ki o gece kadir gecesidir” demişti.
Şeyh Yasin Zerkeş Nevevi hakkında şunları söylüyor:
Ben Nevevi’yi köyü Nevâ’da on yaşında iken gördüm. Çocuklar onunla oynamak için kendisini zorluyor, o ise ağlayarak onlardan kaçıyor, bir yandan da Kur’an okuyordu. İçimde ona karşı bir sevgi peyda oldu.
Babası onu (alış verişle ilgilenmesi için) dükkana bırakıyordu. Dükkandaki alış veriş meşguliyeti onu Kur’an okumaktan alıkoymuyordu.
Onu Kur’an okumak üzere hocasına götürdüğümde: “Bu çocuğun zamanının büyük bir âlim ve zahidi olacağım ümit ediyorum” diyerek dikkat edilmesi tavsiyesinde bulundum. Bana: “Müneccim misin? Nereden biliyorsun?” dediler. Ben de onlara: “Hayır, yalnız beni Allah konuşturdu” dedim.
Şeyh Zerkeş bunları babasına anlattı. Babası Nevevi ile ergenlik dönemine geldiği sıralarda Kur’an’ı bitirinceye kadar titizlikle ilgilendi. Nevevi pek çok kitap yazdı. Aşağıdaki eserler onun meşhur kitaplarındandır:
- Ravdat’ut-Tâlibin
- Minhâc
- Menasikfi’l Fıkh
- Fetava en-Neveviyye
- Şerh~u Müslim
- Ezkâr
- Riyaz’us-Sâlihin
- Tabâkât’ul Fukahâ
- Tehzib’ul Esmâ-i vel’Luğat
- 10. Tibyân
- 11. Tashih’un-Niyy e ve diğerleri…
Nevevi ömrünün sonlarında memleketine, Nevâ’ya döndü. Kudüs’ü ve Halil şehirlerini ziyaret ettikten sonra gene Nevâ’ya geldi.
Orada ailesinin yanında hastalandı. Hicri 676 yılında Receb ayından altı gün kaldığı sırada vefat etti ve memleketi Nevâ’da defnedildi.