Hz Ömer

Ashabı kiramın en büyüklerinden, İslam’ın ikinci halifesi, aşe-rei mübeşşere yani cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olan ve pey­gamberimiz (sav)’in kayınpederidir. Miladi takvimin 583’üncü yılında Mekke’de doğdu. Peygamberimiz (sav)’in islamiyeti yaymaya başla­masından 6 yıl sonra Erkam’m evinde müslüman olmuştur. Kureyş’in büyüklerinden olduğu için hitabeti, konuşması çok güzeldi. Önce Resulullah’a çok düşmandı.

Hz Ömer

Resullah’m peygamberliğinin 6’mcı yılında müslüman oldu. Bütün gazalarda bulundu. Şecaat cihetiyle aslan gibi dövüştü. U-hud’da ResuluUah’m yanından ayrılmadı. Daima doğru söylediği için “Faruk” dendi. Halife Ebu Bekir vefat edeceği zaman ashabı kiramın ileri gelenleri birbirleri ile görüştükten sonra Hz Ömeri halife tayin ettiler. Emirü’l Mü’minin ismini aldı. Az zamanda o kadar çok yer al-dıki tarihçileri şaşırttı. Kudüs’e gidip adaleti ile Rumları hayran bı­raktı. Kadisiye zaferini kazanarak ordulsu Azak denizine kadar ilerledi. Tunus’a kadar fetihler yapıldı. Suriye, Irak, Mısır, Cezayir, Di­yarbakır, Azerbaycan ve İran onun zamanında feth edildi.

Onun zamanında 4 binden fazla cami, mescid yapıldı. Hz Mu-aviye’yi Şam valisi yaptı. Kendiside Şam’a geldi. Her sene hac yaptı. 10 sene, 6ay, 7 gün dünyada hiç görülmemiş bir adaletle halifelik yaptı. Hz Ömer’in adaleti bütün dünyada misal verilmektedir. Hz Ömer’den (ra) ; “Amirin en kötüsü, halkını kötü yola sevkedendir.”, “Halka karşı insaflı davranan işinde muvaffakiyete erişir.” “Kötülüğü bilmeyen adam, onun tuzağına kolay düşer.”

Devrinde askeri politikasını, Ebu Bekiri Sıddık devri gibi sür­dürdü. Cephelerde zaferler devam ederken Hz Ömer bir yandan da adaletin teşkilatlanmasına çok önem verdi. İdari ve siyasi birçok müesseseler Hz Ömer zamanında kuruldu. Hazine demek olan “Bey-tü’l-mal” ‘m kurulması, ileride büyük şehirleri oluşturacak merkezi ordugahlar “Amsar” meydana getirilmesi bütün bunlar O’nun zama­nında yapıldı.

Normal ve olağanüstü zamanlar için onun tarafından konulan Kur’an ve sünnete dayalı çeşitli vergiler, adaletin sağlanması açısın­dan tarihte eşine rastlanmayan bir içtimai huzur sağladı. Dünyanın gözünü kamaştıran bu askeri, siyasi ve idari hamleler devam eder­ken muhteşem Ömer sadelikten, tevazudan, ilahi mesuliyet şuurun­dan hiçbir zaman kopmadı. Bir köle gibi deve güttü. Hazineye ait de­veleri tımar etti. Dul ve yetimleri için beytülmaldan bizzat yiyecek taşıdı. İkaz edilmekten ve tenkidten kesinlikle kaçmadı.

Şu dua onun mübarek sözüdür: “Ya Rabbi ben sert ve şiddetli­yim, bana tatlılık ve yumuşaklık ver. Zayıfım bana kuvvet ihsan et. İş­lerini elime aldığım milleti doğru yolda yürütmenin liyakatini bahşet. Eğer ben uyusaydım kendimi, uyusaydım milletimi kaybederdim. Hal­buki ben onlardan mesulüm.”

Peygamber’in onun hakkında ki şu sözleri meşhurdur: “Ömer benimledir, ben de Ömer’leyim. Benden sonra hak, Ömer neredeyse oradadır.”

Hz Ömer hak ile batılı ayırdığı için Resulü Ekrem ona “Faruk” unvanını vermişti. Resulü Ekrem devrinde ikinci veziri olduğu gibi Sıddıki Ekber’in hilafeti zamanında da onun özel müşaviri ve kadısı idi. Hafızu-1 Kur’andı ve vahiy katibiydi. Tevratı anlayacak kadar ib-ranice lisanı biliyordu. Uhud savaşı esnasında sahabei kiramın bir­birinden ayrıldıkları zaman Hz ResuluUah’m yanında durdu ve düş­manlardan onu muhafaza etti. Resulü Ekrem onun hakkında şöyle dua etmiştir:

Ya Rabbi! İslamiyeti Hattabın oğlu Ömer’le kuvvettendir.” Resulullah’ın duası onun hakkında kabul olduğu için bu kadar hizmetlere muvaffak olmuştur. Hz Ömer senelerce Resulullah’ın hu­zurunda durmuş, o kesinlik büyük maneviyat ve feyz istifade etmiş­tir. Bu sebeple tefsir, hadis, fıkıh ilimlerinde süper ihtisası vardı. Hz Ömer’den pek çok hadisi şerif naklolunmuştur. Bunların ekserisi İmam Ahmed’in Müsned’inde toplanmıştır. İbni Hazm’ın dediğine gö­re Hz Ömer’in müsned olarak rivayet ettiği hadislerin adedi 573’tür.

Hz Ömer zamanında Basra kadısı bulunan Ebu Musel Eş’ari hazretlerine yazmış olduğu mektup pek meşhurdur. Bu mektubun içinde çok önemli ahkam vardı. Bunun için “Kitabüssiyase”adı ve­rilmiştir. Tabiinden Kufeli Kabisa Ebulale demiştir ki:” Ben raiyyesi hakkında Hz Sıddık’tan daha re’fetli, daha hayırlı bir zat görmedim. Hz Ömer’den ziyade de karii Kur’an, dini ilahide fakih, hududullahı ikameye mukdim, ricalin kalplerinde heybetli bir zat görmedim.” İs­lam aleminde ilk Kur’an mektebinin müessisi Hz Ömer’dir. Bu mek­tebi o meydana getirmiş, bunun müdavimliğine Amir b. Abdullah Huzal’ı tayin etmiş ve beytülmaldan kendisine maaş vermiştir.

Yani Ömer’in müslümanlığı fetih oldu. Onun hicreti yardımlaş­mak oldu. Onun emirliği de rahmet oldu. O müslüman olmadan önce biz Kabe’nin yanında namaz kılamazdık. Vaktaki o müslüman oldu, Kureyşlilerle savaş yaptı, Kabe’nin yanında namaz kıldı biz de onunla namaz kıldık.

Hz Ömer’in babası Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza b. Rebah b. Abdullah b. Karad b. Revah b. Adıyy b. Ka’b b. Lüvey’dir. Künyesi Ebu Hafs’dır. Annesi de Haşim’in kızı Haysüme veya Halime’dir. Bü­tün ömründe yedi hatun aldı. Peygamberimiz nesebiyle sekizinci cedde de birleşir. Hicri 23’üncü yılın zilhicce ayında, bir sabah namazında, Muğire b. Şu’be hazretlerinin kölesi Ebülü’lü Firuz ta­rafından bıçakla karnına vurularak 63 yaşında 3 kasım 644’te şe-hidlik mertebesine ulaştı. Peygamberimizin kabrinin bulunduğu yer­de Hz Aişe’nin müsaadesi ile Hz Ebu Bekir’in yanında defn edildi. Rahmetullahi Aleyh Rahmeten Vasiaten.

Bir Yanıt Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir