İnsanlığın geçmişi, geleceği için her zaman bir ışık olmuştur. Bu nedenle ırk, din, dil, fark etmeden herkesin tarihe verdiği önem çok fazladır. Tarihte yaşanmış olaylar, kimi zaman bir sır perdesinin aralanmasına, kimi zaman ise bazı belirsizliklerin doğrulanmasına, gün ışığına çıkmasına yaramıştır. Çok meşhur bir söz vardır, “Söz uçar, yazı kalır.” İşte belki de bu söz doğrultusunda bu düşünceyle bu zamana kadar hareket edildiği için bugün tarih hakkında bu kadar bilgiye sahip olabiliyoruz.
Her millet her ırk kendi tarihine sahip çıkmaktadır. Ve sürekli unutulmayacak olaylar unutulmaması gereken yaşanmışlıklar tarihteki yerini almaktadır. Belki de İbn-i Sina keşfettiklerini yüzlerce makaleye yüzlerce esere dönüştürmeseydi şuan tıp ve birçok bilim dalında çoğu şeyi yıllar sonra keşfedebilirdik. Örneğin Piri Reis’in çizdiği harita bile onun bize bugün dahi fayda sağlayacak bir tarihi oluşturmasına neden olmuştur. Bunun gibi birçok önemli isim insanlık tarihimizin temel taşlarını oluşturmaktadır. Bilgi paylaştıkça çoğalır, ve çoğaldıkça, yıllarca geliştirilip insanlık için çok faydalı hale gelebilir.
Tarihin en önemli isimlerinden biriside şüphesiz ki “Tarihin babası” olarak da bilinen Herodot’tur. Ve şuan bile dünya tarihi hakkında, yeni yeni bilgilere sahip oluyorsak, bu onun, hayatını adayıp bizler için hazırladığı büyük esere borçluyuz demektir. Herodot şuanda Türkiye sınırlarında bulunan Halikarnas’ta dünyaya gelmiştir.
Herodot gençlik yıllarında iken sürülmesi sonucu birçok yeri gezmek zorunda kalmıştır. Ve bu ona ilham kaynağı olmuştur. Bundan sonraki hayatına, keşif üzerine devam edecektir. Bu gezintisini ise onun yıllar sonra büyük bir esere imza atmasını sağlayacaktır. Bu maceraya atılmasının ise asıl nedeni Pers ve Yunan’ların devam etmekte olan savaşıdır. Asıl amacı bu savaşı gözlemleyip tarihe bununla ilgili önemli notlar bırakmaktır. Ve düşündüğü şekilde de bunu uygulamıştır. Ancak bununla da kalmayıp şuan hala tartışılabilir birçok tarihi iddalara eserinde yer vermiştir. Bu gezintisi sırasında anlattığına göre çok önemli bilgiler edinip çoğu sır perdesini anlattıkları doğrultusunda aydınlığa kavuşturmayı hedeflemiştir.
Güney Rusya’yı gördüğü Filistin’e ve Mezopotamya’a gittiğini ve burada gördüğü insanları, tanık olduğu olayları, eserinde anlatmıştır. Hatta Herodot’un Mısır’a gidip Nil Irmağı kıyısında bulunan Assuan’a kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu uzun macerasının ardından Herodot İtalya’da Thurii’de bulunan Atina adı altında kurulan Yunan kolonisine yerleşip burada bu büyük eseri yazmaya başlamıştır. Bu eser yıllar sonra ona tarihin babası mahlasını kazandıracak olan “Herodot Tarihi” adlı kitaptır. Bu kitap yüzyıllardır insanlar tarafından okunup incelenmektedir. Ve kafalarda soru işareti bırakacak birçok içerik barındırmaktadır. Ancak bununla birlikte tarih hakkında birçok şeyi bilmemize de sebep olmuştur.
Hayatını buna adayan bir insan olarak gerçekten “Tarihin Babası” ünvanını sonuna dek hakketmektedir. Ve bu eserinin bugünlere kadar ulaştığını ve belki de milyonlarca insanın tarih hakkında bilgi sahibi olduğunu göz önünde bulundurursak yaptıklarının boşa olmadığını da görmüş bulunuyoruz. “İnsanoğlunun yaptıkları zamanla unutulmasın. Yunan ve olmayanların yarattığı harikalar isimsiz kalmasın. Amacım bir de bunlar neden savaşırlardı, anlaşılsın.”- Herodot Tarih’inden alıntı.