Alfred Adler 7 Şubat 1870 tarihinde Viyana’da doğdu, aynı kentte 1895’te tıp eğitimini tamamlayıp mezun oldu. Freud’un öğrencisi ve ilk çalışma arkadaşı olan Adler özellikle 1920-30 yılları arasında iyi tanındı. Adı Freud ve Jung’la birlikte ”derin” ruhbilimin kurucuları arasında anıldı. ”Aşağılık Karmaşası (Kompleksi)” sözü de sık sık Adler’in ismiyle birlikte kullanılır olmuştu. Kendi Psikoloji ve Psikoterapi ekolü ,Bireysel Psikoloji adıyla uluslararası şekilde lanse edildi.
Adler en fazla karşı karşıya konuşurken etki yapan birisiydi. Kişisel temaslarında ve konferanslarında onun fikrine göre psikolojinin ana amacı,insan tabiatının her insan tarafından anlaşılmasıydı. Bu nedenle bıkıp usanmadan her ilgi gösteren topluluk karşısında konferanslar verir, deneyler yapardı.

Amerika’dan Avrupa’ya çıktığı son konferans turu, 1937 yılının Nisan ayından Temmuz ayına kadar tasarlanmış, 100 konferansı kapsamıştı. 28 Mayıs 1937’de, İskoçya’nın Aberdeen kentinde bir kalp krizi sonucu öldü.
Adler’in geride bıraktığı yayınların pek çoğu konferans notlarıydı. Kitapları da hemen hemen konferansların derlemesine benziyordu.
Adler ve diğer akımlar
Varoluşçu hareketin baş kuramcılarından Martin Heidegger’in yazılarına değinen Joseph Lions şöyle konuşmaktadır:” Adler’in konferans ve yazılarına göz attığımız zaman görüyoruz ki, onun yeni varoluşçuların tekrardan keşfettiği ilk kaynak sayılması gerekirdi.”
Neo-Freudculardan sayılan Clara Thompsen ise Adler’den şöyle söz eder:”Birçok fikri ve görüşü, genel olarak kabul edilmelerinden yıllar önce teşhis etmiştir. Psikanalizi total kişiliğe uygulamanın öncüsüdür. Nevrozun doğmasında benliğe düşen rolü ilk tarif eden insanın gitmekte olduğu yönün yani ereğinin, sinirce sorunlarına büyük katkıda bulunduğuna ilk işaret eden odur.” Gerçek Freud’cu çevrelerde son zamanlarda yer alan gelişmeler de Adler’e doğru kaymalar göstermektedir. Esasen Adler’in Freud’dan ayrılması da öz ve kişiliğin bütünlüğü konusundaki ”total kişilik içindeki benliğin rolü” vurgusuna dayanmaktadır. Freud bu yüzden Adler’i yalnızca ego psikolojisine ilgi göstermekle suçlamıştır.
Robert W.White;”Bir bakıma Freud Psikolojisinin şu sıra Adler’e yetişme çabasında olduğunu söylemek yerinde olur” der.
Davranışçılığa dönük Psikolog John Dollard Freud’un sisteminin doğru olduğuna inanmakta, fakat o sistemi tamamlamak için ”Adler’in çalışmalarını gözden geçirmenin büyük yaraları olacağı”nı söylemektedir.