
- Doğum tarihi: Kasım 1906, Adapazarı
- Ölüm tarihi ve yeri: 11 Mayıs 1954, İstanbul
- Defnedildiği yer: Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul
- Takma adlar: Adalı, S.F.
- Filmler: Vesikalı Yarim, Ağlayan Melek, Müthiş Bir Tren, Irmak
- Milliyet: Türk
Son Güncelleme 5 ay önce
Sait Faik Abasıyanık 18 Kasım 1906 yılında Adapazarı’nda doğmuştur. 1953 yılında, Atatürk’ü onur üyesi olarak seçen, Uluslararası Mark Twain Derneği tarafından, Çağdaş Edebiyata yaptığı katkılardan dolayı onur üyesi seçilmiştir. 11 Mayıs 1954 yılında vefat etmiştir.
Sait Faik Abasıyanık’ın hayatı
Adapazarı’nda dünyaya gelen Abasıyanık’ın çocukluğu burada geçmiştir. İlkokulu Rehber-i Terakki okulunda, ortaokulu İstanbul Erkek Lisesinde tamamlamıştır. Yüksek okulu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümünde okumuştur. İktisat eğitimi için önce Venedik daha sonra İsviçre’ye gitmiştir. Daha sonra Fransa’da yaklaşık 3 yıl kadar yaşamıştır. Fransa’dan dönünce, Halıcıoğlu Ermeni mektebinde Türkçe öğretmenliği yapmıştır.
1939 yılında babası vefat edinceye kadar, geçimini sadece kalemi ile kazanmaya çalışmıştır. Haber gazetesinde muhabirlik yapmıştır. Maddi güçlük çeken annesinin Burgazada’da bulunan evine taşınmıştır. Türkiye’de siyasi çevrenin yazarlara baskısının olduğu bir dönemde, 1940 yılında Şahmerdan isimli kitabını yayınlamıştır. Bu kitap yüzünden yargılanmıştır.
1946 yılında siroz teşhisi konmuştur ama o yazmaya devam etmiştir.1951 yılında Kayıp Aranıyor kitabını yayınlamıştır. 11 Mayıs 1954 yılında siroz’dan vefat etmiştir. Türk öykücülüğünün en önemli yazarı kabul edilen Sait Faik, öykülerinde genelde yalın bir lisan kullanmıştır.
Kendine özgü şiirsel bir yazım tarzı vardır. İstanbul’u, denizi, balıkçıları, kenar mahalleleri tam manası ile anlatmıştır. İstanbul’un değişik semtlerinde, kalabalıklar içinde, köprü altlarında, balıkçılar arasında kısacası halkın içinden yazan bir yazardır. Kahramanlarının duygu, düşünce ve hallerini anlatırken kendi hayatını, yalnızlığını ve yaşama sevincini işlemiştir.
Edebi Kişiliği
Belirli bir akımdan etkilenmeyen ancak çağdaşlarını ve kendisinden sonra gelenleri etkileyen yazar başına buyruk bir kişiliğe sahipti. ailesinin maddi durumu gayet iyi olmasına rağmen bohem bir hayat tarzı vardı. öğrencilik hayatı pek parlak sayılmazdı. hatta lisede, öğretmeninin sandalyesine iğne koydukları için 40 arkadaşıyla birlikte okuldan atılarak başka bir erkek lisesinde eğitimine devam etmek zorunda kaldı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki eğitimini yarıda bırakarak babasının isteğiyle İsviçre’ye ekonomi eğitimi için gitse de burada 1 ay bile duramadı ve Fransa’ya gitti. burada edebiyat fakültesinde okumaya devam etti. Fransa’da 3 yıl kadar kalan Abasıyanık, ailesinin isteğiyle tekrar İstanbul’a döndü.
İstanbul’a dönünce Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebinde Türkçe öğretmenliği yaptı. ancak “öğretmenlik benim harcım değil” diyerek bu işten ayrıldı. ardından babasının desteğiyle girdiği ticaret işini de yürütemedi. çünkü Sait Faik Abasıyanık aslında yazar olmak için yaratılmıştı!
ilk hikayesini lisede edebiyat dersi ödevi için yazdı. öykülerinde toplumun sorunlarından ziyade insanların problemlerini, acılarını, sıkıntılarını ele aldı. balıkçıları, esnafı, işsiz insanları anlattı. “fakir ama gururlu”, dürüst, namuslu insanları anlattı. tüm bunlara rağmen öykülerinde hayatın güzelliklerini, yaşama sevincini yansıttı. O, insana ve doğaya aşık bir yazardı.
Abasıyanık’ın eserleri
Öykü; Semaver, Sarnıç, Şahmeran, Lüzumsuz Adam, mahalle kahvesi, Havada Bulut, Kumpanya, Havuz Başı, Son Kuşlar; Alemdağ’da Var Bir Yılan, Az Şekerli sayılabilir.
Roman; Medar-ı Maişet Motoru, Kayıp Aranıyor
Şiir; Şimdi Sevişme vakti, Tüneldeki çocuk, Mahkeme kapısı, Balıkçının ölümü, yaşasın edebiyat, açık hava oteli, müthiş tren ve sevgiliye mektup sayılabilir.