Mahatma Gandhi

Son Güncelleme 5 ay önce

Yaşamı savaşlar içinde geçen buna rağmen, mücadelesini şiddet içermeden sürdüren Gandi modern dünyada “erdemli insan’ın bir temsilcisidir adeta. Sadece kendisi veya ülkesi için değil, tüm insanlık için barış ve huzur isteyen düşünürün bir suikast sonucu ölmesi ise tarihin en çarpıcı çelişkilerinden biri olmuştur.

2 Ekim 1869 yılında Porbandar’da dünyaya gelmiştir. Babası devlet memuru, annesi babanın 4. eşidir. Hindistan’da kast sistemi olduğundan Gandhi, çalışmak zorunda olanlara mensuptur. Dünyada, oturma eylemleri dahil olmak üzere sessiz protestoların babası sayılır.

1891 yılında, Londra’da hukuk eğitimini tamamlayan Gandhi, Güney Afrika’da avukatlık yapmaya başladı. Bu bölgede yaşayan 150 bin Hint’li göçmenin avukatlığını üstlendi. Hintliler arasında dayanışmayı sağlarken tüm dünyada ırk eşitliği konusunda çalışmalara başladı. 1906 yılında Hintlilere karşı çıkan kanunlar için çalışmalar yaptı. 1914 yılında ülkesine yani Hindistan’a geri döndü.

Hindistan’da olan kast sisteminin yanlışlığı ve iptal olması gerektiğini savunmaya başladı. Hindu ve Müslümanlar arasındaki çatışmaları engellemek için elinden geleni yaptı. Dini açıdan çileli bir yaşamı seçen Gandhi, et yemeyen, cinsellikten uzak duran yapısı ile tanındı. Hintlileri, İngiliz mallarını protesto etmeye ve sömürgeciliğe izin verilmemsi için örgütledi. 1922-24 yılları arasında tutuklandı, 1925 yılında el dokuma tezgahlarının yayılması için kampanya başlattı.

1928 yılında Hindistan, İngilizlerden “dominyon statüsü” (Britanya Ulusal Topluluğuna bağlı bağımsız ülke statüsü) istedi. 12 Mart 1930 yılında Gandhi ve 78 arkadaşı “Tuz Yürüyüşü”ne başladı. Yürüyüşün amacı; Hinduların tuz çıkaramayacağına dair yasayı protesto etmekti. Yürüyüşe binlerce kişi katıldı. Gandhi Hint Okyanusu kıyısında kum içerisinden tuz alıp yıkayarak kalan tuzu eliyle ezdi. Böylece İngilizlerin çıkardığı “Tuz Yasası” delinmiş oldu. Bu hareketin ardından 60 bin kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Ama işlevliğini kaybetti.

1928’de Hindistan’a “egemenlik statüsü” verilmesi için kampanya başlattı. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında, Gandhi’nin İngiltere’den bağımsızlık kazanma isteği zirveye ulaştı. 9 Ağustos 1942’de tekrar tutuklandı ve iki yıl boyunca Pune’daki Aga Khan Sarayı’nda tutuldu. Şubat 1944’te, serbest bırakılmasından 3 ay önce karısı Kasturbai, aynı cezaevinde hayatını kaybetti.

Birçok kez suikasta maruz kalan Gandhi, 30 Ocak 1948 yılında Yeni Delhi’de Hindu bir radikal suikastçı olan Nathuram Godse tarafından vurularak öldürüldü. Ölmek üzereyken “Tanrım” diye tercüme edilen “Hé Rām” söylediğini iddia edenler oldu, ancak bazı tanıklar hiçbir şey söylemediğini iddia ediyor. Gandhi, Hindu geleneğine göre yakıldı ve külleri, 1942’deki hapsedildiği yer  olan Pune’daki Aga Khan’ın sarayına gömüldü. Gandhi’nin anıtı “Hé Rām” (“Oh Tanrım”) yazısını taşıyor, ancak bu sözleri ölümden önce dile getirdiğine dair kesin bir kanıt yok.

Gandhi’nin ölüm haberi üzerine Pune’da ve Hindistan’ın diğer bölgelerindeki sokaklarda kutlamalar yapıldı. Tatlılar bir festivalde olduğu gibi halka dağıtıldı. Dünyanın geri kalanı ise, Nobel Barış Ödülü’ne beş kez aday gösterilen bir adamın ölümüyle dehşete düşmüştü.

1931 yılında Hindistan’ın bağımsızlığını istediği için tutuklandı. Hapis hayatında açlık grevine başladı. 1947 yılında İngilizler, Hindistan’dan çekildiler. Bu arada Müslümanlar ve Hindular arasında uzlaşma sağlamaya çalıştı ve kampanyayı güçlendirmek için tekrar açlık grevi yaptı. 1946 yılında tüm dünyaya atom silahları ve silahsızlanma için çağrı yaptı. 1948 yılında dua ederken fanatik bir Hindu tarafından öldürüldü.

Doğum günü, 2 Ekim, Hindistan’da her yıl bir Ulusal Tatil olarak kutlanmaktadır.

Mahatma Gandhi’nin ilkeleri

Doğruluk; Tüm yazılarında doğruluk tanrıdır demiştir. Hayatını doğruluğu bulmaya ve yaşatmaya adamıştır.

Pasif direniş ; Tüm dünyada savaş yapmadan pasif direniş yapmayı ilk olarak o uygulamıştır.

Et yemezlik ; Pek çok araştırma sonrası, et yememeye karar vermiş ve hayatı boyunca et yememiştir.

Brahçarya ; 36 yaşında cinsellikten uzaklaşmıştır. Bramaçarya, duyguların düşünce, söz ve eylemlerin kontrol altına alınmasıdır. Bunu hayatı boyunca felsefi olarak kabul etmiştir.

Sadelik ; Tüm yaşamını sade ve gereksiz harcama yapmadan geçirmiştir.