
Son Güncelleme 6 ay önce
Jean Paul Sartre kimdir? Jean Paul Sartre’nin hayatı, felsefesi, ailesi, yaşamı ve fikirleri hakkında bilgi.
Jean Paul Charles Aymard Sartre bir Fransız filozof, oyun yazarı, romancı, politik aktivist ve edebiyat eleştirmeni idi. Varoluşçuluk ve fenomenoloji felsefesindeki en önemli figürlerden biri ve 20. yüzyıl Fransız felsefesi ve Marksizm’in önde gelen isimlerinden biriydi. Jean Paul Sartre hakkında 29 garip ve ilginç gerçekler için aşağıya bir göz atın.
Jean Paul Sartre Kimdir?
Jean Paul Sartre 21 Haziran 1905 yılında Paris’te dünyaya geldi. Sartre hayatı boyunca birçok kitap, oyun ve film senaryosu kaleme almıştır. Kendine özgü Varoluşçuluk felsefi düşüncesi ile büyük bir hayran kitlesini topladı. Jean Paul Sartre Varoluşçuluk düşüncesinin yanı sıra Marksizm’e yaptığı etkiler ve siyaset felsefesine yaptığı etkileri sayesinde 20. Yüzyıl’a damgasını vurdu. Birçok felsefi düşüncesini yanı sıra Özgürlükçü birçok düşüncesini de felsefi kitaplarında kaleme almıştır. Ayrıca Jean Paul Sartre Simone De Beauvoir ile evlendi. Simone De Beauvoir ile olan evliliği dünya çapında en özgür evlilik olarak adlandırılmaktadır. Jean Paul Sartre 15 Nisan 1980 yılında Paris’te dünyaya veda etti.
İnsan Özgür Olmaya Mahkûmdur
İnsanı çevresindeki diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliği sahip olduğu iradesi ve içinde bulunduğu şartları yönetme, değiştirme becerisidir. İnsan bu becerilerini kullanarak çevresini kendi mutluluğu için tekrardan düzenler, koşularını zorlayarak kendi amacına ulaşma çabası içine girer.
Sartre insanın sahip olduğu iradenin insanı özgürlüğe mahkûm ettiğini savunmaktadır. İnsan irade sahibi bir canlı olduğundan dolayı gerçekleştirmiş olduğu her aksiyonun sorumluluğunu hissetmek, bu sorumluluğa uygun davranmak durumundadır. Ne kadar insan içine doğduğu koşulları belirleme gücüne sahip olmasa da; Sartre’ın felsefesi, mümkün olan koşullar çerçevesinde insanın kendini yerleştirdiği konumun sorumluluğunu yine bireyin kendi varlığı üzerine yükler. İnsan, içinde bulunduğu koşullar ne kadar kısıtlayıcı olursa olsun, varlığının gücünü kullanarak anlam yaratma gücü ve sorumluluğuna sahiptir. Bu felsefeyi daha geniş bir anlamda algılayarak insanın hem kendi varlığının, hatta aynı zamanda tüm bir insanlık olgusunun geleceğinin sorumluluğunu taşımaktadır. Bu felsefe bünyesinde insanın “insan” sıfatını hak edebilmesi için bu sorumluluk duygusunu taşıması ve benimsemesinin zorunlu olduğunu söylemek mümkün olacaktır.
Jean Paul Sartre’ın da temsilcisi olduğu Varoluşçuluk felsefesi bencillikten kaçınır. Dünyanın herhangi bir yerinde var olan bir haksızlıktan, bir kötülükten bütün insanlığı sorumlu tutar; çünkü özgürlüğüne mahkûm olan her birey, özgür iradesinin potansiyelini değerlendirerek etki yaratma imkânına sahiptir.
Dünyamızın içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında Jean Paul Sartre’ın “İnsan özgürlüğe mahkûmdur.” ifadesi oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Bu ifadenin insanları kendi sorumluluk, irade ve iradelerinin gücüne farkına varmasını sağlayarak, iyi yönde değişiklik yaratma bağlamında bir adım atmaya yönlendirecek etki gücü bulunmaktadır.
Jean Paul Sartre (Kısa Kısa)
- Çalışmaları sosyoloji, eleştirel teori, post-kolonyal teori ve edebi çalışmaları etkilemiş ve bu disiplinleri etkilemeye devam etmektedir.
- Sartre, önde gelen feminist ve diğer varoluşçu filozof ve yazar Simone de Beauvoir ile olan açık ilişkisi nedeniyle de ün yapmıştır.
- Sartre ve de Beauvoir birlikte, burjuvaziyi hem yaşam hem de düşünce olarak kabul ettikleri yetiştirilmelerinin kültürel ve sosyal varsayımlarına ve beklentilerine meydan okudu.
- Sartre’ın felsefesine giriş, başlangıçta bir ders olarak sunulan “Varoluşçuluk ve Hümanizm” adlı eseridir.
- 1964 Nobel Edebiyat Ödülü’nü reddetmiştir, gerekçesini de “bir yazarın kendini bir kuruma dönüştürmesine izin vermemesi gerekiyor” şeklinde belirtmiştir.
- Sartre, 21 Haziran 1905’te Paris’te doğdu.
- Babası bir Fransız Deniz subayı olan Jean-Baptiste Sartre idi ve annesi Anne-Marie Schweitzer’di.
- Annesi ünlü tıbbi misyoner Albert Schweitzer’in kuzeniydi.
- Babası, Sartre sadece iki yaşındayken vefat etti ve annesi babasının yardımıyla kendi başına büyüdü.
- Sartre’ın çok genç yaşta edebiyatla tanışmasını sağlayan büyükbabasıydı.
- Felsefeyeolan ilgisi Henri Bergson’un ünlü “Time and Free Will” eserini okuduktan sonra başladı.sonraydı.
- Felsefe tarihi, felsefe, sosyoloji ve etik gibi çeşitli konuları öğrenerek, Paris’te “Ecole Normale Superieure” da Felsefe alanında doktorasını tamamladı.
- Sartre, akranları tarafından okulda ciddi şekilde zorlanıyordu, çünkü onun akademik ve sanatsal çıkarları onu bir yabancı yaptı.
- 1939’da Sartre, II. Dünya Savaşı sırasında Fransız ordusuna alındı. Ertesi yıl, Alman birlikleri tarafından yakalandı ve dokuz ay boyunca savaş esiri olarak tutuldu.
- Hapis cezası süresince, Martin Heidegger’in “Being and Time” adlı kitabını okuyup ondan çok etkilenmiştir.
- Nisan 1941’de serbest bırakıldıktan sonra, Paris’e yakın bir yerde bulunan Lycee Pasteur’da öğretmenliğe başladı.
- Paris’in kurtuluşundan sonra, “Anti-Semit ve Yahudi” adlı kitabını yazdı ve burada anti-Semitik nefreti ve kökenlerini tartıştı ve analiz etti.
- II. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra, Sartre, Marksizmi tamamen benimsedi ve kısa bir süre sonra Küba’ya gidip Fidel Castro ve Che Guevara ile tanıştı.
- Vietnam Savaşı’na ve Bertrand Russell gibi birçok ünlü entelektüelle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin savaş suçlarını ortaya çıkarmayı amaçlayan bir mahkemede yer aldı. Mahkeme daha sonra Russell Tribunal olarak isimlendirildi.
- Che Guevara için büyük bir hayranlık duydu ve onun sözlerini yaşadığı ve kendi eylemlerini konuştuğu için sadece büyük bir entelektüel değil, aynı zamanda çağın en mükemmel adamı olduğunu ilan etti.
- Fidel Castro rejimi sırasında eşcinsellere yönelik zulme karşı çıkıp Nazilerin, Yahudilere yaptığı zulüm ile karşılaştırdı.
- 1945’te yayımlanan “Akıl Çağı” (The Age of Reason), Sartre’ın en önemli eserlerinden biri olarak düşünülebilir.
- “Saygılı Yosma” (The Respectful Prostitute), Sartre tarafından yazılan en önemli oyunlardan biridir. 1946’da yayımlanan hikaye, Amerikan tarihinin ırksal gergin bir döneminde gerçekleşir ve bir suçun kurbanı olan bir fahişeyle ilgili bir olaydır.
- Cezayirli bir metresi ve ondan olan bir kızı vardı. Daha sonra 1965’te Arlette Elkaim’i kızı olarak kabul etti.
- Sartre, ciddi akciğer problemleri nedeniyle 15 Nisan 1980’de vefat etti.
- Annesi ile üvey babası arasında Pere-Lachaise Mezarlığı’na gömülmek istemediğinden, mezarı Montparnasse Mezarlığı’na gömülecek şekilde düzenlenmiştir.
- 19 Nisan 1980’deki cenazesinde, Sartre’nin tabutuna eşlik etmek için 50.000 Parisli, Boulevard Montparnasse’ye indi.
- Sartre başlangıçta mezarlık kapısının solundaki geçici bir mezarın içine gömüldü.
- Sartre’ın ana fikri, insanlar gibi insanların “özgür olma” olduğu şeklindeydi.
Jean Paul Sartre Kitapları
- Bulantı
- Duvar
- Varoluşçuluk
- Akıl Çağı (Özgürlüğün Yolları 1)
- Sözcükler
- Varlık ve Hiçlik (Fenomenolojik Ontoloji Denemesi)
- Yaşanmayan Zaman (Özgürlük Yolları 2)
- İş İşten Geçti
- Yıkılış (Özgürlüğün Yolları 3)
- Aydınlar Üzerine
- Edebiyat Nedir?
- Denemeler
- Sartre Sartre’ı Anlatıyor
- Ruhun Ölümü
- Gizli Oturum
- Baudelaire
- Toplu Oyunlar
- Sinekler
- Ego’nun Alışkanlığı
- Öznellik Nedir??
- Saygılı Yosma
- Kirli Eller
- İmgelem
- Mezarsız Ölüler
- Özgür Olmak
- Altona Mahpusları
- Materyalizm ve Devrim
- Sanat, Felsefe ve Politika Üstüne Konuşmalar
- Şeytan ve Yüce Tanrı
- Hepimiz Katiliz
- Heyecanlar Üzerine Bir Kuram Taslağı
- Bir Şefin Çocukluğu
- Yahudi Düşmanı: Antisemitin Portresi
- Varoluşçuluk Materyalizm ve Devrim
- Çark
- Tuhaf Savaşın Güncesi
- Toplu Oyunlar 2
- Komünistler Devrimden Korkuyor
- Gizlilik
- Şimdi Umut: 1980 Söyleşileri
- Yahudi Sorunu
- Yöntem Araştırmaları
- Jean Paul Sartre Küba’yı Anlatıyor
- Çağımızın Gerçekleri
- Altona Men – Without Shadows – The Flies