
Son Güncelleme 8 ay önce
İbrahim Müteferrika Osmanlı yayımcısı ve matbaacısı (Kolozşvar, bugün Cluj 1674 – İstanbul 1745)Macar kralı Thököly’nin isyanıı sırasında TÜrklere esir düştü (1692), İslâmlığı. kabul ederek Türkçe öğrendi.
Kısa süre usûl ve kanunili kavradı. Bu yüzden çabuk yükseldi. Babıâli’de müteferrika (padişahın özel hızmetine tayin edilen adam) oldu. Risale-i tslâmiye başlıklı, İslâmlık inançlarından söz eden küçük bir kitap yazdı. Ahmed IH’ün bir mektubunu Viyana’ya prens Eugen’e götürdü (1715). 1716’da AvusturyalIlara karşı ayaklanan Macarların tercümanı olarak Belgrad’da bulundu. Pasarofça antlaşmasından (2 temmuz 1718) sonra, Tekirdağ’da bulunan macar prensi
F. Rakoczi H’nin yanına, Babıâli tarafından tercüman tayin edildi. Prens kendisinden çok memnun kaldı, hizmetinden ayrıldıktan sonra onu sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşaya salık verdi. İstanbul’da bir basımevi kurmak isteyen Said Mehmed Efendi ile tanıştıktan sonra, bu yönde çalışmalara başladı. Sadrazam Damat İbrahim Paşa da onların bu düşüncesine katıldı. Bu iş için makine ve kalıplar dış ülkelerden getirtildi. Yalova’da bir kâğıt fabrikası kuruldu. Hattatlar bu teşebbüse karşı çıktılar. Bunlar ancak, basımevinin dinî kitap basmayacağı söylenerek susturuldu. Bu yolda Damat İbrahim Paşa, şeyhülislâm Abdullah Efendiden bir de fetva aldı ve matbaa Sultanahmet’te İbrahim Mütefferika’nm evinde açıldı (1726). İbrahim Müteferrika, artık Basmacı İbrahim diye anılıyordu. Ancak duraklamanın içyüzü kesin olarak anlaşılamadı.
Hammer’in yadığına göre, Müteferrika bir delege heyetiyle Polonya’ya gönderildi. Heyetin başarısızlıkla dönmesi üzerine, sadrazamın gözünden düştü, hattâ sürgüne gönderildi. Ancak, bu duraklamadan sonra, Müteferrika kitap yayımcılığını daha önce başlanmış olan büyük tarih dizisiyle sürdürdü. Çalışmaları sayesinde başlangıçta zengin olmasına rağmen sonunda yoksul düştü. Ba-bıâli tarafından Kaytak hanlarından Asmayı Ahmed’in tayin emrini Dağıstan’a götürmeğe memur edildi (eylül 1743). Bu gezide yoruldu. Uzunca süren bir hastalıktan sonra en büyük emeli olan doğu-batı dillerini biraraya toplayacak büyük lügati hazırlayamadan öldü, görevini İbrahim adlı oğlu aldı. Aynalıkavak’ta bulunan kabri 1942’de Galata mevlevîhanesine getirildi.