İbn-i Haldun

- Doğum tarihi: 27 Mayıs 1332, Tunus, Tunus
- Ölüm tarihi ve yeri: 17 Mart 1406, Kahire, Mısır
- Tam adı: Abd Ar Rahman bin Muhammed ibn Khaldun
Son Güncelleme 4 ay önce
İbn-i Haldun, tanınmış bir Arap tarihçisi ve filozofudur (1332 – 1406). Kelam, fıkıh, doğa, mantık ve felsefe konularında geniş çalışmalar yaptı. Kendisinden önceki İslam filozoflarının ve bilginlerinin eserlerini inceledi.
Eski Yunan ve Roma düşünürlerinin ve İslam ülkelerinde tanınan batılı bilginlerin ele geçen eserleri üzerinde çalıştı. Çeşitli İslam devletlerinde görev aldı; siyasetle de uğraştı. Vezirlik ve kadılık yaptı. Bu görevler ve geziler sırasında gittiği ülkelerdeki değişik toplumların yapılarını, kuruluşlarını, özelliklerini gözden geçirdi.
Toplumların ortak yanlarını, birbirine yaklaşmalarını ve uzaklaşmalarını inceledi. Her ülkenin tarih ve coğrafya bakımından özelliğini, insanlar arasındaki karşılıklı bağlantıları, onları toplum içinde yaşamaya zorlayan dış ve iç etkenleri öğrenmeye çalıştı.
İklim değişikliklerinin, toplumlar üzerinde yarattığı ayrılıkları açıklamak için ön bilgiler topladı. Gezdiği yerlerdeki halkın yaşayışlarını, geleneklerini, dinlerini, inançlarını, göreneklerini, alışkanlıklarını saptadı. Bunlar arasında görülen temel ayrılıkların nedenlerini bulmaya çalıştı.
Araştırmalarının gerçek deneylere dayanmasını ve amaca bu yoldan erişebileceklerini kavradı. Böylece gözlemci bir düşünür oldu. Felsefeye tarih açısından baktığı için bir tarih filozofudur.
İbn-i Haldun’a göre, insan ancak yaşadığı topluluk içinde, taşıdığı inançlar, gelenek ve göreneklerle gerçek olarak vardır. Her topluluk, onu oluşturan insanların ana niteliklerini taşıt. İnsan toplumdan, toplum insandan ayrı düşünülemez.
Toplumun dışında, toplumdan doğmayan, topluma dayanmayan bir devlet yoktur. Devlet, toplum içinde yaşayan insanların gerekli bir olayıdır, kuruluşudur. Devlet büyük insan, insan küçük devlettir. İbn-i Haldun, bu görüşüyle sosyolojinin temelini kurmuştur.
İşbölümü, mesleklerin ortaya çıkışı, işbirliği gibi toplum olayları, birlikte yaşamanın kaçınılmaz sonuçlarıdır. Bu da insan topluluklarının ilerlemesini, uygarlığın gelişmesini saklar. Toplumun temeli dayanışmadır.
Tarih, gözlemci, deneydi bir bilimdir. Konusu, kültür varlıkları ve toplum hayatıdır. Tarih, insan topluluklarının en ilkel durumdan, en gelişmiş aşamaya ulaştığını gösterir, açıklar. İbn-i Haldun, burada ekonomiye, coğrafyaya ve toplumun öteki kurumlarına geniş yer verir.
Uygarlık, toplumun düşünce ve sanat ürünlerinin, kültür varlıklarının bir toplamıdır, bir kültür ürünleri bütünüdür. İbn-i Haldun, yaşadığı çağda pek ilgi çekmedi.
En önemli eseri olan Mukaddeme (Başlangıç), XIX. yüzyılda önem kazandı: ünü birdenbire yayıldı. Geniş ölçüde araştırmalara ve incelemelere konu oldu. Bu kitabı önce Cevdet Paşa, Türkçeye çevirdi. Ondan sonra iki kez daha çevrildi.