
- Doğum tarihi: 1866, İstanbul
- Ölüm tarihi ve yeri: 27 Mart 1945, Yeşilköy, İstanbul
- Defnedildiği yer: Bakırköy Mezarlığı, İstanbul
- Edebî akım: Realizm, sembolizm
- Çocuklar: Vedad Uşaklıgil, Bülent Uşaklıgil, Bihin Uşaklıgil, Sadun Uşaklıgil, Vedide Uşaklıgil, Güzin Uşaklıgil
- Takma ad: Mehmed Halid (Ziyaeddin)
- Meslek: Yazar
Son Güncelleme 5 ay önce
1886 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Uşaklı ve zengin bir ailenin oğludur. Halit Ziya ilköğrenimini İstanbul’da, daha sonra İzmir’e yerleştiklerinden kalan eğitimine orada devam etmiştir. Fransız Lisesinde eğitimine devam ederek iyi derecede Fransızca öğrenmiş oldu.
Halit Ziya Uşaklıgil’in hayatı
Yaklaşık 18 yaşlarında hayata atılmıştır. Bir bankada çalışmaya başlamış, İzmir Türk İdadisi’nde Fransızca öğretmenliği yapmıştır. Yakın bir arkadaşı ile birlikte önce Nevruz daha sonra Hizmet adı altında günlük bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Bir süre Fransızca çeviriler yaptıktan sonra, kendi edebi yazılarını yazmaya başlamıştır. Daha sonra, roman denemeleri başladı ve yavaş yavaş ismi duyulmaya başladı. Halit Ziya 1893 yılında İstanbul’a yerleşti.
1896 yılında Servetifünun topluluğuna katıldı. 1901 yılında Servetifünun kapatıldı ve Halit Ziya ve arkadaşları uzun süre edebiyat ve sanat çevrelerinden uzak kaldı. 1908 yılında 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra yeniden yazmaya başladı.
1909 yılında Otuz bir Mart olayı olunca Mabeyn başkatibi olarak saraya alındı. İstanbul üniversitesinde Batı edebiyatı okutmaya başladı ve uzun süre yurt dışında incelemeler yaptı. Cumhuriyetin ilanından sonra, hayatını Yeşilköy’deki evinde dinlenerek ve yazarak geçirdi.
1945 yılında vefat etmiştir. Türk romanının en güçlü öncülerinden olan Halit Ziya, Fransızcadan ve İngilizceden hikaye çevirileri yapmıştır. Pek çok şiiri ve sohbet şeklinde nesirleri vardır. Nesir niteliğinde şiirler yazmıştır. Bu nedenle, mensur şiir betimlemesi onun sayesinde ortaya çıkmıştır. Gezi notları kaleme alan, sohbetler ve makaleler yazan Halit Ziya’nın en önemli eserleri anılarıdır. Eserlerinde sanat hayatında olduğu gibi kişisel yaşamında da ölçülü, düzenli, ince ve zarif bir insan olarak tanınmaktadır.
Halit Ziya’nın eserleri
Mezardan Sesler, Heyhat;Bu muydu?, Nemime, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mal ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Muhtarın Son Yaprakları, Sepette bulunmuş, Bir Hikaye-i Sevda, Hepsinden Acı, Aşka Dair, Onu beklerken, İhtiyar Dost, Kadın Pençesi ve İzmir Hikayeleri sayılabilir.
Sanatı
Batı tarzı Türk edebiyatının ilk önemli yazarlarından Halit Ziya “sanat yapmak” uğruna zaman zaman ağır bir dil kullansa da anlattığı konuların sahiciliği ve anlatımındaki ustalık nedeniyle her zaman en çok okunan yazarlarımızdan biri oldu. “Mai ve Siyah”ın ilk yerli klasik romanımız olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır.
Türk romancılığının ilk ustalarından Halit Ziya Uşaklıgil 1867’de İstanbul’da doğdu. “Uşakizadeler” olarak tanınan İstanbullu bir ailenin oğluydu. Mahalle mektebinden sonra Fatih Rüştiyesi’ne gitti. Tüccar olan babasının işlerinin bozulması üzerine, 1879’da İzmir’e yerleştiler ve yazar İzmir Rüştiyesi’ne girdi. Özel Fransızca dersleri aldı. Avusturyalı Katolik rahiplerin yönettiği Mechitariste Okulu’na devam etti. 1884’te son sınıftan ayrılarak babasının ticarethanesinde çalışmaya başladı. Fransızcadan ilk çevirilerini bu yıllarda yaptı.
Tevfik Nevzat ile 1884’te Nevruz dergisini, 1886’da da Hizmet gazetesini yayımladı. İlk romanlarını bu gazetede yayımladı. Okulu bitirdikten sonra bir yandan İzmir Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği yaparken bir yandan da Osmanlı Bankası’nda memur olarak çalıştı. 1893’te Reji İdaresi’nde başkatiplik göreviyle İstanbul’a geldi.
Hüseyin Siret, Mehmet Rauf, Rıza Tevfik, Hüseyin Cahit, Ahmet Rasim gibi yazarlarla dostluk kurdu ve 1896’da Edebiyat-ı Cedide topluluğuna katılarak Servet-i Fünun dergisinde kendine geniş ün sağlayan romanlarını yayımladı. 1901-1908 arasında yazarlığı bıraktıysa da II. Meşrutiyet döneminde yeniden başladı, ancak yazdıklarını 1923’e kadar yayımlamadı. Bu arada, Darülfünun’da estetik ve Batı edebiyatı dersleri verdi. V. Mehmed’in tahta geçmesi üzerine onun mabeyn başkatipliğine atandı, dört yıl bu görevde kaldı. Daha sonra Reji İdaresi’nde yönetim kurulu başkanı oldu. Son yıllarını, Yeşilköy’deki evinde anılarını yazarak geçirdi.
Uşaklıgil’in İzmir’deyken yazdığı Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı gibi ilk yapıtları karşılıksız sevgiyi konu alan, acıklı ve duygusal kısa romanlardır. İstanbul’a geldikten sonra Servet-i Fünun dergisinde yayımladığı Mai ve Siyah (1895) ile acemilik dönemini geride bıraktığı görülür. Daha önceki yapıtlarında ön planda bulunan acıklı aşk serüveni, burada ikinci plana atılmıştır. Şairler, gazeteciler, yayınevi sahipleri ve yazarlar arasında geçen olayları ele aldığı bu romanda, hem o dönemin Bab-ı Ali dünyasını hem de bu dünyanın gerçekleri karşısında yaşama yenik düşen Ahmet Cemil’in hayalci kişiliğinde bütün bir Edebiyat-ı Cedide kuşağının bakış açısını yansıtmıştır.
1898-1900 arasında yazdığı Aşk-ı Memnu (1900) ise ilk büyük Türk romanı kabul edilir. Sağlam bir yapısı ve tekniği olan yapıtta; zengin bir adamla evlenen genç ve güzel bir kadının yaşlıca kocasına sadık kalmak kararına karşın, elinde olmayarak yasak bir aşka sürüklenişi, olayın psikolojik nedenleri üstünde de durularak, gerçekçi bir biçimde anlatılmıştır. Roman, 1975 yılında yönetmen Halit Refiğ tarafından sinemaya uyarlanarak TRT’nin ilk yerli dizisi olarak çekildi ve büyük bir ilgiyle karşılandı. 2000’li yıllarda tekrar televizyona uyarlanan dizi, yine büyük ilgi gördü ve iki yıl boyunca ekranlarda yer aldı.
Uşaklıgil pek çok öykü de yazmış ve Batı tarzı öykü anlayışının Türkiye’de yayılmasında rol oynamıştır. Öykülerinin konusunu ve kahramanlarını daha çok halkın yoksul kesiminden almış, bu insanların acılarını dile getirmeye çalışmıştır. Romanlarında, Uşaklıgil’in ilgi alanı dardır. Kahramanlarını ve onların sorunlarını işlerken sınırlı bir yaşantı çerçevesinin dışına çıkmaz. Duyarlı genç kadın ve erkeklerin aşkta uğradıkları hayal kırıklığı, başlıca teması olmuştur. Ancak aşk konusundaki görüşünün romantiklikten gerçekçiliğe doğru bir değişim geçirdiği gözlemlenir. İlk romanlarında daha platonik ve romantik olan aşk ilişkileri son iki romanında yasak aşkla noktalanan cinsel bir tutkuya dönüşür.
Uşaklıgil, Türk romanının öncüsü sayılmıştır. Çünkü ondan önce, romanı bir sanat yapıtı kabul ederek onun kadar ciddiye alan, bir sanatçı titizliğiyle romanın yapısına ve tekniğine bu denli önem veren başka bir Türk yazar bulmak zordur.
23 Mayıs 1945’te İstabul’da vefat eden Halit Ziya Uşaklıgil’in mezarı Bakırköy’dedir.
Seçme Romanları: Nemide (1889), Bir Ölünün Defteri (1889), Ferdi ve Şürekâsı (1894), Mai ve Siyah (1897), Aşk-ı Memnu (1900), Kırık Hayatlar (1923)